Başarılı Bir Seslendirme İçin Konuşmayı Sağlayan Fiziksel Organların Eğitimi Nasıl Yapılır?
“Kim iyi nefes almayı ve iyi telaffuz etmeyi biliyorsa, iyi şarkı söylemeyi biliyor demektir” Gaspare Pacchierotti
Nefes, yaşam demektir. Yeni doğan bir bebek ilk olarak nasıl nefes alıyorsa, insan da her şeyden önce doğru nefes alışverişini öğrenmelidir. Doğru nefes alışverişi insanı sağlam bir sinir sistemine, dengeli bir zihne ve huzurlu bir yapıya kavuşturur.
Başarılı bir konuşma ve seslendirme için, organlarımızın eğitimi önemlidir. Diksiyon, konuşmanın eğitimini sağlayan bir alandır. Bazı konuşma bozuklukları fiziksel organların eğitimi doğrultusunda düzeltilebilir. Doğum sırasında ya da daha sonrasında bazı hastalıkların meydana getirdiği bozukluklar ise tıp alanına girer. Kaliteli ve güzel bir ses çıkartabilmek için bedenimizin çok rahat olması gerekmektedir. Aynı zamanda, iyi ve derin bir nefes almak ve bu nefesin kontrolünü sağlamak gereklidir.
Shakespeare The Art of Singing kitabında, kaliteli ve güzel ses çıkarabilmek için kaliteli bir nefese ihtiyaç olduğundan bahsetmektedir. Shakespeare kitabında, “Omuzlarımızın elastikiyetini kaybetmeden, serbest biçimde alabildiğimiz kadar derin bir nefes almalıyız” demektedir (Shakespeare, 1898:11).
Konuşma kusurlarının en başında solunumda yapılan yanlışlıklar gelmektedir. İyi bir solunum eğitimiyle konuşma kusurlarının giderildiği görülmektedir.
Soluk almada diyaframdan nefes almak oldukça önemlidir.
Üç tür nefes alma şekli vardır; Omuz Nefesi, Kaburga Nefesi ve Diyafram Nefesi.
1. Omuz Nefesi
Nefes alırken akciğerlerin üst bölümü dolar ve omuzlar kalkar. Nefes verirken omuzlar iner ve akciğerin üst bölümündeki hava boşaltılır. Omuz nefesi, akciğerlerin üst kısmını aktif biçimde çalıştırarak orada toplanmış toksinlerin atılmasına yardım eder.
Omuz nefesinde diyafram aşağıya inmediği için ciğerlere yeterince genişleme yeri açılmaz, ciğerlerin alt bölümünün nefes alma kapasitesi daralmış olur, gereken nefes alınamaz ve zorlama başlar (Vural, 2005:35).
Omuz nefesinde alınan hava, sadece akciğerlerin üst kısımlarıyla gerçekleştiği için hava miktarı çok azdır. Bu durumda akciğerler, asli fonksiyonları olan yeterli oksijeni alma noktasında yeterli çalışamaz. Yeterli nefesi alamayan akciğerler, vücudun ihtiyacı olan oksijeni karşılayamayınca sık sık nefes alma zorunda kalınır. Aynı durum, konuşma içinde geçerlidir. Yeterli hava alınmayınca konuşma esnasında kullanılacak hava da yetmez. Sık sık nefes almak zorunluluğundan konuşma olumsuz etkilenir. Bu tür durumlarda hece yutumu, cümlenin sonunu getirememe, nefesin cümle sonuna doğru kesilmesiyle son ifadelerin anlaşılamaması, cümleyi bitirme telaşıyla heyecan oluşması gibi konuşma kusurları ortaya çıkar (Temizyürek, 2007:129).
2. Kaburga Nefesi
Nefes alma sırasında kaburgaların içindeki kas yapılarından dolayı göğsün her yöne genişlemesi söz konusudur. Bu nefes şeklinde karın içeri girer, diyafram aşağıya inemez. Omuz nefesinde olduğu gibi akciğerlerin alt taraflarına yeterince hava giremeyince sağlıklı nefes alınmamış olur (Vural, 2005:35).
Konuşma ve seslendirme açısında kaburga nefesi, doğru bir nefes alma şekli değildir. Konuşma ve seslendirme için ne kadar çok hava teneffüs edilirse o kadar iyi olur. Bu nefes alma şeklinde kaburganın içindeki kaslar daha çok çalışmak zorunda kaldığı ve bu kasları besleyen özellikle arka bölümdeki sinirlerin daha çok çalışmasıyla; göğüs ve boyun kasları gerilir bu da yorgunluğa neden olur.
3. Diyafram Nefesi
Diyafram aslında bir kastır. Diyaframımız aslında akciğer ve burundan sonra solunumumuzu sağlayan organların başında yer alır; yassı ve geniş kas yapısına sahiptir ve karın boşluğumuzu göğüs boşluğumuzdan ayırır. Diyafram nefesi ise bütün nefes kaslarının katılımıyla gerçekleşir.
Diyaframın vücuttaki asıl görevi, nefes alıp vermeyi sağlamaktır. Diyaframdan nefes alıp vermemiz akciğerlerimize giren havanın %65-80 oranında artmasına sebep olur. Aldığımız nefesi diyaframa kadar indirmediğimizde sağlıklı bir nefes almış olmayız. Her nefes alışımızda göğüs kapasitemizin ortalama 1/3’ü kadar hava göğüs kafesimize girer ve diyaframdaki esneme ile istediğimiz zaman dışarı çıkar. Kasların hareketiyle genişleyerek havanın girmesini sağlar ve kasların yardımıyla daralarak havayı soluk borumuza doğru sıkıştırır. Diyafram nefesinde; özellikle nefesi alırken karın dışarı doğru çıkar, nefes verirken ise içeri çekilme görülür. Eğer diyafram bu yapıda olmasaydı veya hiç olmasaydı konuşmamızın gerçekleşmesi mümkün olamazdı. Günümüzde ihtiyaç duyduğumuz diyafram nefesi, doğduğumuzda aldığımız doğru nefes alma şeklidir.
Diyaframın yerini tespit etmek oldukça kolaydır. Parmaklarımızı göğüs kafesinin bittiği nokta ile karın boşluğunun ayrıldığı noktadaki boşluğa koyup “sı, sı” diye nefes aldığımızda bu boşluktaki kasların parmaklarımızı ittiğini görürüz. İşte parmağımızı iten kaslar diyafram kaslarıdır. Aldığımız nefeste bu kasların hareketini algılayabiliyorsak diyafram nefesi alıyoruz demektir (Temizyürek, 2007:130).
Bu bilgilendirmenin ardından sizler de öncelikle doğru bir şekilde nefes alışverişi yaptığınızdan emin olun. Sonrasında ise Voicebros olarak sizler için hazırladığımız ‘Diyafram Nefesi Alıştırmaları Nelerdir? Nasıl Uygulanır?’ adlı metnimizi inceleyip, oradaki egzersizleri uygulayın.